27 Aralık 2007 Perşembe

Grup Hepsi Pepsi Reklam - Kaç yıl Geçti Aradan Ayrı Ayrı...

26 Aralık 2007 Çarşamba

Yeni Yıl Hepsi Konserleri!

Hepsi Türkiye Turnesi!!!!
  • İSTANBUL
27 ocak Pazar saat:16.00 Yer: BJK COLA TURKA ARENA
  • ANTALYA
2 subat cumartesi saat:16.00 Yer: CAM PİRAMİT
  • ANKARA
3 subat Pazar saat:16.00 Yer: ANADOLU GOSTERİ MERKEZİ
  • İZMİR
09 subat cumartesi saat:16.00 Yer: FUAR ATLAS 5 NOLU HOLL

Bilet için: www.biletix.com

Tükenmeden biletinizi alın!!!

Hepsi Kuruluş Haberi! Sonunda Oldu!!

Cosmopolitan: Kültür Portre Röportaj

25 Aralık 2007 Salı

Hepsi Günaydın Röportaj'ı


En büyük hayalimiz bir müzikale imza atmak!

‘Hepsi’ grubunun üyeleri Cemre, Eren, Yasemin ve Gülçin, ekip olarak farklı bir şeyler yapmak istediklerini söyledi: Hayalimizde yurtdışındakiler gibi çok büyük bir müzikal var. Kaliteli ve alışılmamış bir proje istiyoruz..

Gençlerin sevgilisi olan Hepsi grubunun kızları; Cemre, Eren, Yasemin ve Gülçin, başrol paylaştıkları ‘Hepsi 1′ adlı diziyle atv ekranlarına taşındı. Oyunculuk adına hayli yol kat ettiklerini söyleyen dört genç kız, en büyük hayallerinin bir müzikalde oynamak olduğunu söyledi. Önümüzdeki ay üçüncü albümleri için stüdyoya girmeye hazırlanan Hepsi kızları; sinema filmi için teklifler almaya başladıklarını belirterek, haklarıında merak edilenleri GÜNAYDIN‘a anlattı.

GÜN GEÇTİKÇE DOĞALLAŞTIK* Dizi çekimleri nasıl gidiyor?
YASEMİN:
Bu aralar havalar soğuk ve çekimler dışarıda olduğu için zorlansak da, genelde çok güzel geçiyor. Üşüyoruz ama çok eğleniyoruz.
EREN: Artık yün fanilalar giyiyoruz.

* Oyunculuğa alışabildiniz mi?
GÜLÇİN:
Gün geçtikçe daha iyi olmaya başladık. Başlarda oyuncu koçumuz vardı. Aldığımız derslerle açığımızı kapatmaya çalıştık. Birçok insan da oyunculuğumuzu doğal buluyor.
CEMRE: İyi oyuncu dediğimiz kişilerden çok olumlu tepkiler aldığımızı söyleyeyim. Onlardan ‘Bu işi kotardınız’ tarzında güzel telefonlar aldık.
EREN: İlk başladığımız günle şu anki halimiz arasında çok fark var. Zaten herkes bunu söylüyor. Bu duruma gelmemizde birçok insanın rolü var.
YASEMİN: Karşımızdakinden rol almayı öğrendik. Ondan rolü aldığımızda, biz de bir şeyler katıp kullanabiliyoruz. Biz de kendi yorumlarımızı katıyoruz.

* Diziyi izledikten sonra birbirinizi eleştirdiğiniz oluyordur. Hanginizin oyunculuğa yeteneği daha fazla?
EREN:
Teknik olarak bilmiyoruz ama izleyici olarak baktığımda; hepimizin gerçekten o an iyi oynadığını ve o duyguyu verdiğini söyleyebilirim.

* Hiç müzikal teklifi aldınız mı?
EREN:
Hayalimizde yurtdışındakiler gibi çok büyük bir müzikal var.
CEMRE: İnsanlar albüm çıkartıyor, arkasından peş peşe 5 klip çekiyorlar. “Biz şunu, bunu yaptık” diyorlar. Bizim kliplerimiz daha az ama diğerlerinin yanında farkını belli ediyor. Ekip olarak çok iyi çalışıyoruz ve gerçekten farklı bir şeyler yapıyoruz. Eğer bir gün, bir müzikal yaparsak kaliteli ve alışılmamış olsun istediğimiz için titiz davranıyoruz.
YASEMİN: Çok istiyoruz ama şimdilik öyle bir zamanımız yok. Albüm çalışmalarına başladık. Yine de müzikalde oynamak, en büyük hayallerimizden bir tanesi.
EREN: İnsanları eğlendirecek ve yüzlerini güldürecek şeylere ihtiyaç var. İçinde duygusal şeyler de barındıran eğlenceli bir müzikal sunmalıyız biz.

* Albüm çalışmaları ne durumda?
CEMRE:
Parça seçiyoruz. Aralık sonu da kayıtlara başlayacağız.

* Nasıl bir albüm olacak?
CEMRE:
Söyleyemeyiz!
EREN: Farklı bir albüm olacak.
GÜLÇİN: Henüz şarkı seçme aşamasında olduğumuz için her an her şey değişebilir. O yüzden biz şimdi ne söyleyesek yalan olur.
YASEMİN: Farklı bir şey yapacağız ama ne yapacağımızı biz de bilmiyoruz.

* 5 yıl sonra Hepsi grubunu nerede görmeyi planlıyorsunuz? CEMRE: Bizim en çok istediğimiz şeylerden biri, içecek kutularının üstünde kendimizi görmekti. Geçen yıl hem bunu yaptık, hem de Sezen Aksu’yla beraber şarkı söyledik. Bundan sonra ne yapacağız? En son 5 yıl sonrasını düşünmeme kararı almıştık! (Gülüyor)
YASEMİN: Düşünmüyoruz çünkü, hakikaten işin içinden çıkılmıyor…

İLERİYİ DÜŞÜNMÜYORUZ

* Yurtdışıyla ilgili çalışma var mı?
CEMRE:
Şimdilik kesinleşen bir şey yok. Bir İngilizce şarkı yapmıştık ve o bayağı ses getirdi. Vokallerini bile tam okumadan yaptığımız deneme şarkımızla Avrupa’da listelere girdik. MTV’de birkaç hafta birinci olduğumuzu duyduk. Ama biz o şarkının üstüne oynamadık.
YASEMİN: Sadece bir denemeydi…

* Niye üstüne gitmediniz?
CEMRE:
Çünkü her şeyi sindire sindire yapmak gerekiyor.
EREN: Yurtdışı için bence hazır değildik o zaman.
YASEMİN: Yaşımız daha çok genç. Bazı şeyleri yeni yeni öğreniyoruz. Bir dahaki sefere daha güzelini yapıp, yurtdışına göndeririz…

kenan ve cemre

* Cemre’nin adı Kenan Doğulu ve dizideki bir rol arkadaşınızla aşk dedikodularına karıştı…
CEMRE:
Bu konulardan nefret ediyorum!
EREN:
Biz magazinden çok uzak bir grubuz.
CEMRE: 10 yıllık arkadaşımla beni sevgili olarak yazdılar. Bunlar bana zarar veriyor ve bundan nefret ediyorum. Magazin olaylarından beri setten direkt eve gitmeye başladım. Artık evde oturuyorum. Hadi dışarıdaki adamı ’sevgilim’ diye yazdılar; Kenan Doğulu’yla sahnedeydik!
GÜLÇİN: Kenan Doğulu’yla sahnedeyiz ve düet yaparken çekilen görüntülerde bizi atıyorlar. Cemre ile Kenan’ı sanki bir aşk yaşanıyormuş gibi yan yana koyuyorlar. Buna gerçekten çok sinirleniyorum.

* Neden özellikle Cemre’yle ilgili bu haberler çıkıyor?
CEMRE:
Biz de onu anlamıyoruz zaten. Bundan dolayı artık evde takılıyorum.

* Şu anda hayatınızda birileri var mı?
YASEMİN:
Bu soruyu geçiştirsek… Olanı da var, olmayanı da çünkü! (Gülüyor)

‘Hepsi 1′de oynadığınız karakterler size benziyor. Siz aslında nasıl karakterleri canlandırmak istersiniz?
CEMRE:
Geçen gün ben de bunu düşündüm. Görsel olarak değil, sadece oyunculukla izleten bir şey yapmak isterim. Makyajsız, güzel görünmek zorunda olmayan bir karakter mesela… Hırçın bir tip olabilir, kötü bir tip olabilir. Ama ‘ciks’ bir kızı oynamak istemem. Zor bir rol olsun isterim. “Ne yapacağım ben şimdi?” diyebileceğim bir rol olmalı. İlle de etik ve doğru şeyler oynanması gerekmiyor…
EREN: Geçen gün Fatih Akın’ın yönettiği ‘Yaşamın Kıyısında’ filmini izledim. Orada Nurgül Yeşilçay’a bayıldım. “İşte oyunculuk bu!” dedim. Gerçekten de öyle bir rolü canlandırmak isterdim.

LOPEZ’İ BEĞENİYORUM

* Ama Nurgül Yeşilçay’ın canlandırdığı rolde aykırı bir durum da söz konusuydu…
EREN:
Orada aykırılığın yanında çok şey var. Oyunun sıcaklığı burada zaten. O aykırı ilişkiyi de yaşıyor, kaçakçılık da yapıyor.. . İşin içinde birçok şey var. Mükemmel bir şeydi…

* Gülçin ve Yasemin siz nasıl bir rolde oynamak isterdiniz?
GÜLÇİN:
Bu konuda ben Jennifer Lopez’i çok takdir ediyorum. Çünkü kendini öne çıkaran şeylerde oynuyor. Ya dans ediyor, ya dövüşüyor. Yani hep fiziksel bir şeyler var. Görsel anlamda da kendisini çok iyi kullanıyor. Ben de şarkı söyleyebileceğim ya da dans edebileceğim müzikal bir filmde olabilirim. Tatlı bir kızı oynamayı da çok isterim.
YASEMİN: Ben kötüyü oynamak istiyorum. Kötü düşünen bir insan olmadığım için bu benim için zor bir rol olur… Bir katil ya da kötü bir polisi canlandırabilirim.

* ‘Hepsi 1′ dizisi başladığı günden beri oyunculuk anlamında sizde neler değişti?
CEMRE:
Önceden sahneye giriyorduk ve oynamaya çalışıyorduk. Şimdi sahnedeki durumu yaşamaya çalışıyoruz. Bu da bizde çok fazla şey değiştirdi. Çok daha fazla inanarak oynamaya başladık. Zamanla tecrübe kazanmaya başladık. Zaman her konuda olduğu gibi bu konu da da çok yardımcı oldu.
YASEMİN: Gitgide kameraya ve ışığa alıştık.
EREN: Çok güzel şeyler öğrendik. Ekibimizle çok güzel anlaşıyoruz. Annemden çok onları görüyorum.
CEMRE: Zaten ekip de bizim deli olduğumuza karar verdi! ‘Dördünüz arasında normal bir tane yok’ diyorlar. Biz 12 senedir beraberiz. Aramızda tartıştığımız zaman bütün ekip diken üstündeydi. Kavga ediyoruz sanıyorlardı.
YASEMİN: Tartıştığımız anlarda ‘Şimdi biri seti terk edip gidecek’ gözüyle bakıyorlardı. (Gülüyor) Artık biz tartışırken kimse ilgilenmiyor.

KAVGA NEDENİ ÇİKOLATA!

* Neden tartışıyorsunuz peki?
CEMRE:
Abuk sabuk şeylerden…
EREN: Aklınıza bile gelmeyecek kadar saçma şeyler…
CEMRE: Birimiz ‘Sen çok çikolata yedin’ diyor, diğerimiz de ‘Sana ne benim çikolatamdan’ diye çıkışıyor. (Gülüyor) Bir keresinde Eren kafama çikolata atmıştı mesela…
GÜLÇİN: Cemre, Eren’e çok şişmanladığı için ‘Çikolata yemeyeceksin’ dedi. Eren de ‘Yiyecem yiyecem’ diye tutturduğu çikolatayı, Cemre’nin kafasına attı. (Gülüyor) Sonra hep beraber gülmeye başladık.
CEMRE: O kadar abuk sabuk şeylerden tartışıyoruz ki, sonra neden tartıştığımızı bile unutuyoruz. O yüzden bize birşey olmaz. Biz herhangi bir konuda kavga ettikten beş dakika sonra eskisi gibi muhabbete devam ederiz.

24 Aralık 2007 Pazartesi

Grup Hepsi Hakkında Reha Muhtar'ın yazısı...

Grup Hepsi Pepsi...

Bizim gazete bugünlerde bir faaliyet bir faaliyet durumunda ki sormayın gitsin...
Çarşamba akşamı bizim Sabah Aktüel ekinin, ayda bir düzenlediği gece vardı...
Türkan Şoray'dan Sertab Erener'e, Kenan Doğulu kankamdan, DenizSeki'ye, solistler geçidi maşallah...
Bir de, Grup Hepsi mi Pepsi mi tam anlamadığım bir grup kız arkadaşı tanıştırdılar benimle...
Kızların yaşları 18-19...
Ben bu resepsiyonlarda üzerinize afiyet, bir acayip oluyorum...
Habire birileriyle tanıştırılmaktan, en yakın tanıdıklarımı tanıyamıyorum...
Misal, beynim, her resepsiyonda diyelim 50 değişik kişiyi algılamayı görev biliyor...
Fazla geldi mi, konsantrasyonu bozuluyor, kendiliğinden delate'e geçiyor...
Beynimin delate order'ı verdiği tanıdıklarla ben artık haşır neşir olmuyorum...
İşte bu Hepsi mi Pepsi mi dediğim grupla tam o sırada haşır neşir oldum...


Beynim, Allah beterinden saklasın, gidip gidip gelmeye başladı delate tuşuna...
Çünkü, kontenjan doldu dolacak!..
Bir de kızlara Grup Pepsi diyorlar, "Allah Allah" diyorum, "Pepsi'nin yeni promosyonu mu var nedir?.."
Makul bir zaman sonra idrak ettim ki grubun ismi Pepsi değil... Hepsi'dir.. .
Okunduğu gibi Grup Hepsi...
Bizim Medya Grubu Başkanı
Kenan Tekdağ, uyanık adam...
Kızların 18-19 yaşlarında olduğunu görünce, hemen cep telefonuna sarıldı...
O sırada milyon dolar değerinde know-how'a sahip olacak...
Hani kimdir, nedir, neyin nesidir, kimin fesidir, bu Grup Pepsi, pardon Hepsi?..
Baktım telefonda "öyle mi öyle mi" diyerek, gittikçe gülümser bir tonajda dinlemede...
"İnsan kolay Medya Grubu Başkanı olmuyor kardeş" diyorum içimden... "1 dakikada, karşısındaki 4 kızın şeceresini ortaya çıkartıyor helal olsun vallaha... " Telefonu kapattı, bana döndü...
"Bu gördüğün kızlar çok popülerler dedi... "Gençlik arkalarından gidiyorReha'cığım..."


Kenan Tekdağ'ı siz daha pek tanımıyorsunuz...
Yakında bütün Türkiye tanıyacak inşallah...
Hani abartmıyorum, sosyalizmden kapitalizme, İlkel Komünal Toplum'dan, BaasMilliyetçiliği'ne ve Kuran tefsirine, oradan da Ortodoks-Katolik bölünmesine kadar ne ararsan var adamda...
Var da yine de yüzüne bir acayip bakıyorum, bu Grup Pepsi'ye pardon Hepsi'ye nereden muttali oldu diye...
Baktı, anladı hemen durumu...
"2 numaralı kızıma sordum" dedi...
2 numaralı kızı 16 yaşındaymış...
O daha iyi bilir diye ona sormuş...
Bu Kenan Tekdağ'ın odasına girdiğinde kitaplardan muhtereme yaklaşamıyorsun...
Tevekkeli, kızlarını bile bilgi dağarcıklarına göre, kütüphane biçimi tasnif etmiş...
Grup Pepsi'yi pardon Hepsi'yi öğrenecekse 2 numaralı kızını
arıyor...
Eminem'le ilgili bilgi edinecekse 1 numarayı...
Bildiğim kadarıyla 3 kızı var... Maşallah, kütüphane tamam!..


Neyse efendim... Lafı uzattık... Bu gençliğin peşinden koştuğu 4 müthiş kızla, randevulaştık...
Bakayım gençlik ne durumda... Karşılarına 2 kuşak öncesinden, bir muhteşem de getirecektim...
Ama son dakikada öğrendim ki muhteşem Barlas Bodrum'a tatile gitti...
Olsun ben bugün muhteşem kızlarla konuşayım...
Muhteşem'e aktarır, ne kadar de passe kaldığını anlıtırım hayatta...
O şimdi biraz denize girsin Bodrum'da...
İhtiyacı var o kadar kebaptan ve sigaradan sonra...

Arşiv: www.sabah.com.tr

Grup Hepsi Diskografi

Bir (2005)


    Olmaz Oğlan
    Nedenini Sorma
    Yalan!
    Olta
    Dur Dur
    Kalp
    Özgür Değilim
    Herşeye Rağmen
    Gitme
    Gecelerce
    Olmaz Oğlan
    Dün Tattın
    Çok güzelsin

Hepsi 2 (2006)


    Olmaz Böyle Şey
    Mum
    Kalpsizsin
    Tik Tak
    Hanimiş
    Kolay Mı Sevmek
    İki Kelime
    Bakalım
    Aşk Sakızı
    Kafanı Takma
    Saklanbaç
    Dinlemem
    Uzat Elini

Hepsi Sezen Aksu - Tempo (Single / Pepsi Özel) (2006)

    Tempo
    Kaç Yıl Geçti Aradan
    Tempo (Deep-Tech Mix)
    Kaç Yıl Geçti Aradan (Electro Dub Mix)
    Tempo (Rio Mix)
    Kaç Yıl Geçti Aradan (Deep House Mix)

23 Aralık 2007 Pazar

Cemre’nin Kenan Doğulu Hakkındaki Açıklamarı

Hepsi gurubunun sevilen isimlerinden Cemre ile Kenan Doğulu’nun aşk yaşadığına dair medya da çıkan asılsız haberlere cemre’nin yapım şirketinden cevap geldi..

Türkiye’nin ilk Pop& RnB grubu olan Hepsi, ilk çıktıkları günden bu yana şarkıları, duruşları ve dizi film çalışmaları ile başarılarına başarı katmaya devam ediyor. Bugüne kadar magazin basınında sadece yaptıkları işlerle yer alan grup ve grup üyeleri bundan sonra da yaptıkları çalışmalarla basında yer alacaktır.

Son günlerdeki Hepsi grup üyeleri hakkında çıkan asılsız haberler karşısında şirketimiz ve sanatçılarımız gereken yasal işlemi gerçekleştirecektir.

Stardium Müzik Yapım

Kaynak : kamerazzi

21 Aralık 2007 Cuma

Grup Hepsi Glitter Fotoğraf ve Katalog Çekimi



Başka hiç bir yerde yok! Özel yapım Grup Hepsi Glitter Fotoğraf!

20 Aralık 2007 Perşembe

Penti Çorapları Reklam Çekimleri




Grup Hepsi Kısa Biyografiler

Yasemin Yürük; 1986 yılında İstanbul'da doğdu. Orta okul ve liseyi Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Devlet Konservatuarı Bale bölümünde okudu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Klasik Bale bölümünde eğitimine devam ediyor. Bu eğitimlerinin dışında; tiyatro, özel şan ve piyano dersleri aldı.

Ayrıca, üç yıl boyunca Atatürk Kültür Merkezi Çocuk ve Gençlik Balesi'nin sergilediği oyunlarda rol aldı ve Reklam jingle'ları seslendirdi.

Eren Bakıcı; 1984 de İstanbul'da doğdu. Orta okul ve liseyi Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Devlet Konservatuarı Bale bölümünde okudu. Halen Mimar Sinan Üniversitesinde Modern Dans eğitimine devam ediyor. Bu eğitimlerinin dışında ise Londra'da Urdang Dans Akedemisinde ve de Budapeşte Dans okulunda eğitim aldı.

Eğitiminin dışında; altı yıl boyunca Atatürk Kültür Merkezi Çocuk ve Gençlik Balesi'nin sergilediği oyunlarda rol aldı ve "Dans@" grubu ile Türkiye'yi Çin'de temsil etti. Reklam jingle'ları seslendirdi.

Ayrıca "Yıldızların Altında" müzikalinde oynadı.

Gülçin Ergül; 1985 yılında İstanbul'da doğdu. Orta okulu ve liseyi Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Devlet Konservatuarı Bale bölümünde okudu. Şu an Mimar Sinan Üniversitesinde Modern Dans eğitimine devam ediyor. Bu eğitimlerinin dışında özel şan, piyano ve hip-hop dersleri aldı.

Ayrıca, Atatürk Kültür Merkezi Çocuk ve Gençlik Balesi'nin sergilediği oyunlarda rol aldı ve korosunda rol aldı. Reklam jingle'ları seslendirdi.

Cemre Kemer; 1985 yılında İstanbul'da doğdu. Liseyi ve orta okulu Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Devlet Konservatuarı Bale bölümünü bitirdi. Şu an Mimar Sinan Üniversitesinde Modern Dans eğitimine devam etmekte. Ayrıca diğer grup üyeleri gibi özel şan ve piyano dersleri aldı.

Beş yıl boyunca Atatürk Kültür Merkezi Çocuk ve Gençlik Balesi'nin sergilediği oyunlarda rol aldı, kliplerde oyunculuk yaptı ve reklam jingle'ları seslendirdi.

18 Aralık 2007 Salı

Grup Hepsi Röportaj'ı

Hepsi Röportajı 07.09.2006

Hepsi birbirinden güzel dört genç kızdan oluşan Hepsi Grubu ile dopdolu ve sımsıcak bir söyleşi...

Hepsi Grubu
4 Birbirinden güzel ve şirin kız... Bir de güzel sesleri, kıvrak ve şölensel dansları bir araya gelince; seyre doyum olmayan ve ülkemiz müzik tarihinde bir araya gelmiş bayan grupların asla yakalayamamış oldukları bir başarıyı resmediyorlar. Hepsi Grubu, kuruldukları ve ilk şarkılarının namelerini kulaklarımıza mırıldanmaya başladıkları tarihten itibaren geniş kitlelerce beğenilen nadir gruplardan. Ve bu beğenimiz (gerçi tescile ihtiyaç yok) MTV müzik televizyonu tarafından da tescillendi desek yeridir.

İşte size birbirinden güzel dört bayan; Hepsi ile sımsıcak bir söyleşi...

Siz klasik sorulardan sıkılıyorsunuz galiba öyle bir duyum aldık. (gülüşmeler)
Soru olarak bagdatcaddesi.net den soru soran arkadaşlarımız var; onların sorularını ilk önce yanıtlayalım. Sonra sohbet edelim. Sohbet sırasında ilginç bir şeyler buluruz aradan tamam mı?

H.G: Tamam
Siteden sorular: Çocukluğunuzda böyle bir yere geleceğinizi hiç düşünür müydünüz? Yada çocukluğunuzdaki hayalleriniz nelerdir? Tuba Demir sormuş.

Gülçin: Ya tabi ki düşünüyorduk. Herkesin sen ne olacaksın dedikleri zaman, zaten mikrofon olarak, her tür silindir şeklindeki eşyayı alıp şarkı söylemeye çalıştığım için böyle bir hayalim vardı yani.

Eren: Benim çocukluk hayalim çok komikti. Aşçı olmaktı. Ama bu çocukluk hayaliydi. Sonra, ortaokul yıllarına geldiğimizde tabi ki hayalimiz böyle bir grup olmaktı. gerçekten� Ama proje başladığında da bu kadar tepki alacağımızı çok kısa zamanda buraya geleceğimizi tahmin etmiyorduk.

Yasemin: Benim de mutlaka sahne ile ilgili bir şey olacağı kesindi, çünkü aileden gelen bir şeydi sonuçta. Tiyatrocu olmayı istiyordum. Ama daha sonra klasik baleye geçince dansçı olmaya karar verdim. Hep değişti bu fikir ama sonradan şarkıcılıkla dans bir arada olunca bu gurup kuruldu ve şimdi buradayız. Güzel yani.

Cemre: Zaten başından beri bunu istiyordum. Tabi klasik bale okuduğum için yani onda da sahne almak iyi ama, başından beri bunu istiyordum. Buraya geleceğimizi tahmin ediyor muyduk derseniz; biraz ukalalık olacak ama, ben ediyordum yani...

Tuba’ya teşekkürler. Muammer Çavuşoğlu demiş ki; Kıbrıs’a gelecekler mi?

H.G: Kıbrıs’a gideceğiz.

H.G: İyi ki sormuş... Kesinleşti 8’inde Kıbrıs’tayız. Cevabı çok kısa oldu bu sorunun ama(gülüşmeler)
Gökhan Konaş demiş ki; başarılarında bayan ve güzel olmalarının payı onlara göre yüzde kaç?

H.G: Buna toplu cevap verelim isterseniz? Tek tek yüzde vermeyelim.

Eren: Bayan olmamız şu şekilde algılanabilir. Hani yalnızca bayan olduğumuz için değil ama, kız gurubu hani ilk defa bu şekilde bir şey yaptığı için ilgi çekmiş olabilir mesela. %30 olabilir. Bayan olmamız ve dört kişi olmamız bence %30 olabilir.
En son gittiğiniz film?

Yasemin: Eee ben gittim. (gülüşmeler) Dünyalar Savaşına gittim çok güzeldi.

Eren: Hatırlamıyorum. Neden hatırlamıyorum çünkü ben her gün birkaç film izliyorum. Yani sinema dışında da. Ne izlediğimi gerçekten hatırlamıyorum. Çok fazla film izliyorum. Hangisi en son film hiç hatırlamıyorum.

Cemre: Angelina Jolie ve Brad Pitt. Ms&Mr Smith.

Hayatınızın filmi?

Eren: Hayatımın filmi. Büyük Umutlar.
Yeni versiyonu mu?

Eren: Evet.

Gülçin: Hayatımın filmi diyemem.Zaten çok fazla film izlemeyi sevmiyorum. Eren gibi ilgim yok. Ama dans filmlerini izlemeyi daha çok seviyorum.

Cemre: Ya ben, şimdi pek film aklıma gelmedi düşün düşün. Genel olarak Angelina Jolie izlerim; çoğu filmini seviyorum ben. Hayatımın filmi... ımm... (gülüşmeler) Pek bir şey aklıma gelmiyor şu anda.

Yasemin: Benim biraz saçma gelecek insanlara ama Armagedon olabilir. Filmin son sahnesi beni çok etkilemişti. O olabilir.

En son okuduğunuz kitap?

Yasemin: Da Vinci Şifresi.

Gülçin: Ben de en son Da Vinci Şifresini yarıda bıraktım. Sonlarına biraz gelmiştim bıraktım okumadım.

Neden yarıda bırakılıyor bu kitaplar?

Gülçin: Çünkü vakit yok.

Cemre: Zamanımız yok. Normalde ben çok fazla kitap yani yazın özellikle onlarca kitap okurum ama yani şey olmuyor böyle zaman.

Marka tutkunuz var mı?

Yasemin: Yok ama ayakkabıda önem veririm mesela öyle diyeyim.
Mesela en son ne aldın?

Yasemin: En son ne aldım ya ben? Dans ayakkabısı aldım en son. Nikedan aldım. Hepimiz aldık. (gülüşmeler)

Eren: Marka takıntım yok ama orijinal şeyler giyinmekten hoşlanıyorum. Genelde herkesin üstünde olan moda gibi herkesin üstüne yapışmış giysileri sevmiyorum. Orijinal şeyleri daha çok seviyorum.

Gülçin: Marka takıntım yok ama sevdiğim bir stil var tabi. Her markanın bir çizgisi oluyor. Benim de sevdiğim bir çizgi var tabi ki. Adidas seviyorum ayakkabıda özellikle. Onun dışında böyle çok tercih ettiğim kesin budur dediğim bir şey yok.

Cemre: Benim marka takıntım belli bir marka yok. Bazı genel olarak beğendiğim markalar var onların çoğu ürününü beğeniyorum yani tam benlik diye. Ama genelde her şey değil; bazı ürünlerde gidip özel üretim olan şeyleri bulurum; bunun her bedeninden şu kadar var, onları özellikle alırım... severim öyle tek tük olan şeyleri.

Peki Bağdat Caddesi hakkında ne biliyorsunuz? Karşıda hiç yaşadınız mı? Gezip gördünüz mü?

Cemre: Anneannem oturuyor orada. Fakat şey, ben normalde Etiler de oturduğum için Bağdat Caddesini bilmiyorum, bana biraz karışık geliyor. (gülüşmeler)
Bağdat Caddesi mi karışık geliyor?

Cemre: Büyük yani orası, güzel ama... ne bileyim

Yasemin: Benim okulum orada. Kadıköy’de. İstanbul Üniversitesi Konservatuarı. Orada okuyorum... vaktimiz olduğu zaman Modaya gidiyoruz yada Caddeye... Caddede tek bildiğim yer Şaşkın bakkal. (gülüşmeler) Başka da hiçbir yeri bilmiyorum. Birkaç yer biliyorum ama inanılmaz karışık geliyor sokakları bana. Bana diyorlar ki orada yaşayanlar, sizin taraf daha karışık. Aslında değil, oradaki sokaklar birbirlerine çok benziyor çünkü; çok karışık geliyor bana.

Cemre: Bağdat Caddesi derli toplu olması açısından çok güzel bence. Yani mesela bir mağazayı bulabilmek için Etilerden Bebeğe iniyorsunuz falan... Bağdat Caddesinde hepsi var. Bütün alışveriş merkezlerindeki mağazaların hepsi var; o açıdan çok güzel, ama yine de çok iyi bilmediğim için karışık geliyor.

Eren: Benim de hayatım hep Avrupa yakasında geçti. Karşıda da bir tek Caddeyi biliyorum ve arabayla karşı tarafta her zaman kaybolurum. Bir tek arabaya binip Caddeye gitmeyi biliyorum. Başka hiçbir şey bilmiyorum. Cadde çok rahat bir yer bence. Gittiğim zamanlarda her şey süper. Dümdüz bir cadde ve ben ara caddelerinin de çok rahat olduğunu düşünüyorum. Çünkü bence hepsi birbirine paralel ve mantıksal olarak karışık değil.
Ama bu kavramı duymuşsunuzdur en azından. Bağdat Caddesinden yaşayanlar hakkında edindiğiniz fikriniz var mı? Etiler insanlarına benziyorlar mı mesela?

Cemre: Mesela Bağdat Caddesi kızları için diyorum ki; ya bunların hepsi nasıl bu kadar bakımlı ve güzel olabilir? hepsi güzel! (gülüşmeler) Ne kadar kızın yanından geçiyorsam hepsi güzel, manken gibiler... Bağdat Caddesinin kızları güzel oluyor onu biliyorum.

Eren: Bir de şeyi biliyorum, araba olayını. Orada arabalarla hızlı giderlermiş, arabalarla gezerlermiş onları da biliyorum. (gülüşmeler) Bir de çok kalabalık oluyormuş hafta sonu ve hava güzel olunca.

Cemre: Marks&Spencer ın önünde toplanıyorlarmış dimi Yasemin? Buluşma noktası falan varmış onların. Arabayla gezen gruplar, mesela sahil tarafındaki Mc Donalds ın orada toplanıyorlarmış öyle biliyorum. (gülüşmeler)

Yasemin: Ben şeyi hatırlıyorum Cadde ile ilgili... Birkaç sene önce orada bir mağazaya girmiştim. Daha küçüğüm. Avrupa tarafında öyle büyük katlı mağazalar yok henüz. Annemlerle beraber, böyle kat kat çıkılıyordu mağazaya ve çok da güzel kıyafetler vardı. Sonra ikinci girişimde öğrendim ki Zara diye bir yermiş. İlk Zara orada açılmıştı onu biliyorum...

Gülçin: Bakımlı insanlar olduklarını biliyorum, böyle diyeyim. (gülüşmeler)
Bu arada yaşlarınız kaç?

Gülçin: 20 yaşındayım 85liyim.

Cemre: 20

Eren: 21

Yasemin:19
Mesela bugün makyajlarınızı siz mi yaptınız? Siz mi yaparsınız? Makyaj eğitimi aldınız mı?

Yasemin: Ben bugün kuaföre gitmedim. Kendi kendime yaptım her şeyi. Saçıma da fazla şey yapmıyorum artık... konserlere çıkarken bazen kendim yapıyorum, daha kolay ve daha pratik. Doğallıktan yana daha çok yakışıyor açıkçası bana kendi halinde bırakmak. Makyajımı da kendim yaptım. Bugün aslında Erenle biz gitmedik kuaföre üşendik. Biz kendimiz yaptık.

Eren: Makyaj eğitimi almadık. Ama artık suratımıza makyözler çok fazla makyaj yapa yapa kendimize en çok yakışanı yavaş yavaş bulmaya başladık. Bir de makyaj nasıl yapılır yavaş yavaş biz de. Ben de bugün kuaföre gitmedim. Zaten saçlarım normal, yani makyajı da kendim yaptım. Birde sürekli kuaföre gidip makyaj yaptırmak... hani gerek yok diye düşünüyorum.

Gülçin: Bu arada ya şey; biz hep beraber küçüklüğümüzden beri, sahneye çıktığımız için, kendi makyajlarımızı ve sahne makyajımızı kendimiz yapmak zorunda kalıyorduk. Bu sahne makyajı başka bir şey ama, ben öyle bir şey ki bazen özellikle rimel sürerken batırıyorum ve kendim yapmamayı tercih ediyorum o yüzden; ben de bugün kalkıp kuaföre gittim yani. (gülüşmeler)

Cemre: Ben istesem makyajı düzgün şekilde yaparım ama artık saç ve makyaj yaptırmak istemiyorum. Hiç hoşuma gitmiyor saç ve makyaj yaptırmak elimde olsa hiç makyajsız şekilde çıkacağım rahat rahat, ama olmuyor yani.

Erkek arkadaş mevzusuna girelim mi?

Menajer: Ben söyleyeyim, Cemre'nin yok, Gülçin'in yok, Eren'in var, Yasemin'in yok. (gülüşmeler)
İlişkinden memnun musun? Ne kadar zamandır

Eren: Çok memnunum. İki sene. Çok memnunum çok mutluyum, huzurluyum.

O ne yapıyor? Nasıl biri?

Eren: O ne yapıyor? Normal bir üniversitede okuyor. Biz tabi ki anormal bir üniversitede okumuyoruz. (gülüşmeler) Konservatuar değil. Öğrenci ekonomi bölümünde okuyor. Gerçekten çok alakasız. Ama onun da ruhunda dansçılık ve şarkıcılık varmış. Yaşadığımız bazı ayrıntılarda görüyorum bunu. Bizimle takıldığı sürece baya bir çıkıyor ondan böyle şeyler. O da hayatından çok memnun... bizimle olmaktan çok memnun. Bizimle diyorum, çünkü sırf benle değil yani, hep birlikteyiz.
İdeal bir sevgili nasıl özelliklere sahip olmalı? Dürüst mü olmalı, asla yalan söylememeli mi, yakışıklı mı olmalı... entelektüel mi? Nedir?

B.C: Eren seçmiş tamam.. (gülüşmeler)

Eren: Benimki gibi olmalı; nasıl mı? İdeal bir sevgili tipinin haricinde söyleyeceğim. Çünkü ideal tip herkesin kafasında çok farklı. Anlayışlı olmalı diye düşüyorum... yani bazı durumlar vardır her halden durumlardan... hani anlayışlı olmalı, kendi isteklerine göre davranmamalı, karşısındakine tolerans tanımalı. Çok kıskanç olmamalı.

Ama biraz, azcık kıskanmalı mı yani?

Eren: O da olmasın bence, ben öyle kıskançlıktan çok hoşlanmam... çünkü beni boğuyor gibi geliyor kıskanç tavırlar. Onun dışında içten bir insan olması lazım. Herkesin onu sıcak bir insan olarak görmesi hoş olur...

Yasemin: Ya nasıl söylesem... Bu soru daha önce de sorulmuştu bana. Ukala olmamalı, bana güvenmeli, benim de ona güvenmem gerekiyor tabi. Ve nasıl söylesem, karakteri oturmuş olmalı, iki yüzlülükler falan... güzel şeyler değil bunlar. Ne bileyim beni kıskanmayan... biraz kıskansın ama çok kıskanmasın... çünkü Erene katılıyorum, çok boğuyor insanı... niye kıskanıyorsun falan, çok kötü olur herhalde. Ben kıskanırım açıkçası... ama fazla belli etmem... içimde kalır, söylemem.

Cemre: Doğal ve dürüst olmalı. Beni merakta bırakmalı. Mutlaka merak ettiğim bir şeyler olmalı hep.
Gizemli kalmalı?

Cemre: Evet gizemli olmalı ve boyu boyuma yakın olmalı ki kendimi güvende hissedeyim.

Boyun kaç?

Cemre: 67 falan galiba. 1;67.

Kolay... standart (gülüşmeler)

Cemre: Bilmiyorum ya, böyle sorular sorulduğunda hiç birinde aklıma cevap gelmiyor. Bir erkek nasıl olmalı? Ne bileyim rahat olabileyim yanında, abuk subuk yalanlar söylemesin, bir şey yapmak istiyorsa gezmek eğlenmek istiyorsa eğlensin. Açık sözlü olsun bir şey yapıyorsa gelsin suratıma söylesin. Kavga edip sonra sakinleşebilirim. Ama şey bilmiyorum yani çirkin davranışlar olmasın. Bu soruyu böyle sorunca benim aklıma hiçbir cevap gelmiyor. Ne bileyim ben anlık bir cevap veremem buna.
Grup içersinde iş bölümünüz var mı? Mesela röportajlara gittiğimizde Cemre konuşmayı sever, Eren daha arkada kalır genellikle gibi...

Cemre: Yok. Adımızda Hepsi zaten öyle bir iş bölümümüz yok aslında. Kim ne isterse o anda o ana bağlı olarak yapıyor.
TV programlarına katıldınız, röportajlara gittiniz, en eğlendiklerinizden bir tanesi? Sanırım Zagaya katılmıştınız ve baya hareketli ve eğlenceli geçmişti.

Yasemin :Zaga da bir şey olmadı yaa Beyaz da çok eğlendik. Gülüyoruz. Konuk olduğumuzu unutuyoruz orada; Beyaz espriler yapıyor biz gülüyoruz eğleniyoruz kendi kendimize.

Cemre : Zağa da güzeldi.

Eren : Sinyal çok güzel.

Gülçin : Sinyal programına gittik araba kullandığımız böyle işte hepimiz gittik.

Yasemin: Ben rezil oldum.
Hangi hataları yaptın?

Yasemin: Ehliyeti yeni aldım. Trafiğe çıkmadım hayatımda, araba park etmedim ben. Rezil oldum, gerçekten rezil oldum. Gülçin dubaları kaldırdı ben ona rağmen park edemedim o arabayı. İşaretleri falan bildik ama ben arabayı park edemediğim için üç tane ceza aldım. Dans etmek zorunda kaldık. (gülüşmeler)

Cemre: Yaseminle Gülçin takıldı, Erenle ben; işte arabayı işaret dubalarının arasına park etmek gerekiyor, Gülçin de inip gel gel, git diyor. Gülçin iniyor dubaları kaldırıyor bir güzel. (gülüşmeler)

Gülçin: Kukaları kaldırdım çünkü imkanı yok asla park edemez Yasemin; böyle bir şey yapmak zorundaydım yani. (gülüşmeler)

Eren: Sonuçta ben ehliyeti alalı 3 yıl falan oldu... trafikte geziyorum gerçekten güzel şekilde. Bazı tabelalar var onlar ehliyet kitabında var, trafikte yok; onları koymuşlar oradaki piste, Cemre de benden 1,5 sene sonra aldı benden daha taze onun bilgileri, arabayı kullanan benim, cevapları veren Cemre. Allah’tan yanımda ehliyet sınavından daha yeni çıkmış yeni biri var yoksa ben yalnızca araba kullanıyorum, güzel park ediyorum... bazı levhalar var gerçekten bilmiyordum... o yüzden Cemreye teşekkür ediyorum buradan. (gülüşmeler) Ceza almamızı engelledi.
Peki ne kadar puanla bitirdiniz?

H.G.: Neredeyse hepsi hata. (gülüşmeler)
5 tane soruyorlardı sanırım.

Eren: Soruları bildik ama yani giderken hata yaptık bagajı açık unuttuk. (gülüşmeler) Park edemedik orada hep birlikte çok komik oldu. Kaputu açmam gerekiyor, kaputun kolunu bulamadım bagajı açtım. Sonra kaputu açtık ama bagaj açık kalmış. Öyle gitmişiz kullanmışız. (gülüşmeler) Öyle garip garip şeyler oldu

Bu arada garip bir hikaye dinledik biz.

H.G: Ne, Nasıl bir hikaye?
Karınca hikayesi.

H.G: (gülüşmeler)

Yasemin: Eren küçükken reçellerle birlikte karınca yiyormuş. (gülüşmeler)

Eren: Bahçe katında oturuyorduk. Bahçeli bir evdi. Masada mutfak masasında bal ve reçel hep dururdu. Onlar hani buzdolabına konmuyordu ve çok fazla karıncalanıyordu, karıncaların yolu vardı; şekerin ve reçelin içine girerdi. Ben de küçükken her seferinde ayıklardım çaya ve süte koyarken, reçellerden ayıklamazdım öylece ekmeğimin üstüne sürerdim karıncalarla birlikte.

Annen görmeden mi?

Eren: Annemde görüyor canım ne olacak. (gülüşmeler) Pek önemli değildi. Karıncaları da çok seviyorum... gerçekten çok seviyorum enteresan şekilde. Onlar bana enteresan şekilde tatlı geliyorlar yani çok çalışkanlar. Öyle çocukken karıncaların çok çalışkan olduklarını öğrenirsiniz ya, çocukken çizgi filmlerden falan... o şekilde işlemiş karıncalarda orda bana yabancı gelmedi uzun süre. 7 sene o evde yaşadım... orda ne güzel ekmek üstüne ayıklamadan yedim çok da yemişimdir muhtemelen karınca.
Başka çocukluk anılarınız?

Yasemin: Ben bir kere köpeğimle birlikte uyumuştum. Bizim Sibirya kurdumuz vardı o zaman daha ona yer yapamamıştık bahçede... apartmanda bakıyorduk bir süre, balkonda kocaman bir kulübesi vardı. Motosiklet geçtiğinde sürekli havlıyor, susması için yanına gitmen gerekiyor... yani ben kulübeye girdim onunla, kulübeden çıkınca yine havlamaya başlıyordu ve ben kulübede onunla birlikte uyudum sabaha kadar. (gülüşmeler) Sabah uyandığımda yalıyordu beni o şekilde uyanmıştım. Çokta büyük, ben de küçüğüm...

Kaç yaşındaydın?

Yasemin: İlkokul sondaydım orta bire gecikecektim. Baya büyüktü o birlikte uyumak zorunda kalmıştık onunla... iğrenç kokuyordum kalktığımda. (gülüşmeler)

Eren: Ben de kız kardeşimle, benden iki yaş küçük kız kardeşim var, annemler evde yokken evdeki birçok eşyayı kül tablası olsun, abajur olsun bir sürü eşyayı; bir tane böyle kapalı brandamız vardı hepsini oraya taşırdık... ve hepsinin üstüne bir fiyat koyardık... annemler eve geldiğinde onlara satmaya çalışırdık... böyle saçma sapan oyunlar oynardık kardeşimle. Evdeki eşyaları annemlere satıyorduk tekrardan. (gülüşmeler)
En çok ne kadar yiyebilirsin?

Yasemin: En çok bir ekmek yerim. (gülüşmeler) Ben yemek yemeği çok seviyorum ama bu sıralar yememem gerekiyor. (gülüşmeler) Baya bir kilo aldım çünkü. En çok balık ve tavuk severim. Sebzelerden brokoli yemeği severim. Bir de anneannemin yaptığı Ayşe kadın fasulyeyi, zeytin yağlı. Zeytin yağlı dolma...
Hiç yemek yaptın mı?



Yasemin: Ben yaptım.
Makarna mı?

Yasemin: Makarna yaptım. Sos yapıyorum değişik tarzlarda böyle, özel soslar yapabiliyorum. Bir de bezelye yemeği yapmıştım.
Yemek yapmak zevkli mi?

Yasemin: Zevkli ama kimse karışmayacak mutfakta... çünkü, mesela annem gelip şunu karıştırmasın yani... ben yapıyorsam ellenmeyecek...
Peki yemek seçiyor musun?

Yasemin: Yemek seçiyor muyum? Yumurta yemem mesela... nefret ederim yumurtadan. Nanenin taze yaprakları vardır ya, salataya falan konur onları da yiyemiyorum. Bir de patlıcan asla yemem.

Eren: En çok ne kadar yerim? mesela patlayana kadar meyve yiyebilirim. Mesela Mc Donaldsın bir tane büyük mönüsünü yediğim zaman yerimden kalkamayacak gibi oluyorum çok fazla geliyor... belki o kocaman mönüyü yiyip arkasından kocaman kolasını yada başka bir şey içtikten sonra çok fazla tıkıyor beni. Zaten o şekilde tıkanmayı sevmiyorum ama patlayana kadar meyve yiyebilirim. Bir blendr'a muz, şeftali, bisküvi ya da mevsim meyvelerinden hangisi olursa... Bisküvi, süt, bal bir blender; hepsini içiyorum ve yani bütün gün bir şey yemiyorum... en son yatmadan önce acıkıyorum, bir şeyler daha atıyorum ağzıma o şekilde yatıyorum... en fazla tıkadığım şey herhalde o blenderdir. Onun dışında başka bir şey aklıma gelmedi.
Hiç yemek yaptın mı?

Eren: Yemek yaptım. Ama mesela şöyle, kendi kendime yapamıyorum... anneme telefon açıyorum, anne şimdi ben ne yapacağım diye... ne nerede türünde... ne yapacağımı o bana tarif ediyor... yemeğin tam ortasında anne ben ne yapacaktım diye soruyorum bazen... Güzel bir şekilde yemek yapabiliyorum ama tarifi telefonda almam gerekiyor... Çünkü, bir dahaki sefere yine unutuyorum tarifi. Unutuyorum işte, elimde değil...
Peki, sevgiline hiç yemek hazırladın mı?

Eren: Hııı?Yok hayır! (gülüşmeler) Yemek ısıtıyorum ama. Annem yapıp buzdolabına koymuş oluyor. Karnım açıktı diyor sevgilim... iyi tamam, ben sana yemek hazırlayayım diyorum. Mutfakta yemek hazır nasılsa... onları ısıtıyorum bir güzel ve tabaklara diziyorum. Her türden faklı farklı şeyler koyuyorum masaya bir sürü tabakta... güzel oluyor yani masa. Sana yemek yaptım diyorum, ısıtıyorum annemin yaptığı yemekleri bir güzel. Aslında pek bir şey yaptığım söylenemez tabi (gülüşmeler).

Peki yemek seçer misin?

Eren: Yok ayırt ederim... mesela peynir hiç yemem. Bebekliğimden beri kaşar peyniri ve beyaz peynir de dahil, peynirin hiçbir çeşidini yemedim. Zeytini ilkokul beşinci sınıfta neden bilmem yemeyeceğim bir daha diyerek diye kendi kendime bıraktım. Onları hiçbir şekilde yiyemem o yüzden... sabah kahvaltılarında çok zorluk çekiyorum bundan dolayı. Ne yiyeceğim, annem her sabah artık sana ne yedireceğim Eren diye sıkılmaya başladı. Çünkü her sabah reçel bilmem neyle geçmiyor. Onun dışında ne yemem başka? Bamya da sevmem mesela...
Pekala; sevmediklerinizden değil neleri sevdiğinizden bahsedin.

Eren: Çok şey severim... Imm... evet, evet; çok fazla şey severim. Ama enginar da sevmem. Yaa ben bakla bamya mı dedim, ben bakla da sevmem. Bamya da sevmem sevmem.

Yasemin: Eren sevdiklerini söyle, sevdiklerini (gülüşmeler)

Eren: Patlıcan da sevmem, enginar da sevmem. (gülüşmeler)

Gülçin her şeyi seviyor galiba? Bir tek et mi yemiyordun?

Gülçin: Yaa et yerken çok seçiyorum, illa paketli olması lazım. Köfte yiyorum daha çok. En çok yiyebildiğim bir ekmek ve bir çeyrek kokoreç...
Bu dediğini bir kere yaptım de lütfen...

Gülçin: İki kere yaptım. (gülüşmeler) Ondan sonra... diğer sorular neydi?
Yemek yaptın mı hiç?

H.G: Yapıyor çok güzel

Gülçin: Yemek yapıyorum... sebzeli tavuk yapıyorum mesela. Ama her zaman tutmuyor tabi. Bir de şey, pasta tipi şeyler, şekerli şeyleri yapmayı seviyorum. Ama yaptığım şeyi bir kez daha yapmamaya karar verdim mi hiçbir zaman ilk yaptığım gibi güzel olmuyor. Her seferinde farklı oluyor. Böyle işte Kerevizi seviyorum, zeytinyağlı sebze yemeklerini de çok severim
Peki ya sen Cemre?

Cemre: Ben yemek yapamıyorum. Hiçbir şekilde yapamıyorum ama. Yemek ayırt etmiyorum ama özellikle portakaldan uzak dururum Parfümünü bile sıkmam yani, o kadar o derece... hiçbir şeyini sevmiyorum. Sevdiğim yemekler ise, enginar seviyorum mesela... Mc Donaldsın her türlü şeyini yiyebilirim örneğin... her mönüsünü, her büyüklükte hiç fark etmez.
Jumbo mönü yiyebiliyor musun mesela?

Cemre: Yiyebiliyorum tabi ki! Sınır tanımıyorum yani o konuda...

Gülçin: Cemre hepsini yiyor evet... ben de yiyorum. Sonra da bir daha yemeyeceğim diyorum ama nafile. Her seferinde aynı oluyor.

Cemre: Yemek seçmem aslında... Gerçekten açsam ve yemek yemek istiyorsam, grupta en çok ben yemek yiyorum. Gerçekten durmuyorum. Bazen diyorum bu yemekler nereme gidiyor diye... kilo da almıyorum.

Pekala; herkese soruyorum şimdi... kısa kısa cevaplar olabilir. Dışarı çıkar mısınız eğlenmek için? Nerelere gidersiniz? Mekan ismi vermek istemeyeceğinizi varsayarak, hangi semtleri tercih ettiğinizi söylerseniz de olur. Bir de gece hayatı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sever misiniz?

Cemre: Gece hayatını hiç saçma bulmam. Bence gayet de güzel bir şey... fakat hiçbir şekilde gece hayatım yok. Çünkü hiç zamanım yok. Şöyle düşünüyorum; benim yaşımdaki gençler, gece hayatını gerçekten seviyorlar mantıklı olarak; ama ben bütün gün çalışıyorum. Mesela bir sabah kalkıp 11:00 de dans dersine başlayıp, akşamüstü bitene kadar dans edip ondan sonra da röportajlar falan... E dolayısı ile de gece hayatı olmuyor, olamıyor. Onun yerine evde oturmak daha cazip geliyor. Fakat gündüzleri dışarı çıkmayı düşünüyorsam Etilerde oturduğum için, oraya yakın yerleri tercih ediyorum.

Gülçin: Ben de genelde evde olmayı severim. Kendime zaman ayırmayı severim ama eğer zamanım olur ise Taksim de takılmayı daha çok tercih ederim.
Taksim de daha rahat mı hissediyorsun kendini?

Gülçin: Evet. Daha çok seçenek var. Ama daha çok Etilerdeyiz. Çünkü işlerimiz, mesela kuaförlerimiz orada... dans dersleri hep Etiler�de oluyor. Ayrı kalıyorum biraz yani. (gülüşmeler)

Eren: Gece hayatı...Imm... Çok fazla çıkmam ama arada bir çıkarım tabi. Gece hayatı güzel bir şey, ama ben normalden de az çıktığımı düşünüyorum geceleri. Zaman ve yorgunluk yüzünden bize kalan zamanı dinlenmekle geçiriyorum. Genelde de vakit geçirdiğim yerler de; Arnavutköy, Bebek, Etiler gibi yerler.
Daha sakin diye mi tercihin bu yönde?

Eren: Daha sakin evet...
Peki Yasemin, ya sen?

Yasemin: Cemre'nin dediği gibi gece hayatı güzel bir şey ama tabi çıkabilenler için. Gerçekten hiçbirimizin vakti yok ve olsa da çıkacak halimiz yok. Hani belki doğum günlerinde falan özel günlerde çıkılabiliyor. Onun dışında ben de Taksimi çok seviyorum. Taksimin içinde her çeşit insan ve her şey olduğu için... o karışıklık hoşuma gidiyor yani... ama geceleri Taksim biraz göreceli bir kavram halini alıyor. O nedenle gündüz daha cazip geliyor bana.
Web sayfanızın adresi nedir?

Yasemin: www.gruphepsi.com
Peki orada hepinizin ayrı ayrı e-maili yazıyor mu, yoksa tek bir adres üzerinden mi hayranlarınızla kontak kuruyorsunuz?

H.G: Tek bir e-mail adresimiz var.
Kim bakıyor peki gelen maillere?

Yasemin: Hepsi Grubu olarak cevap veriyoruz. Kişisel olarak cevap vermiyoruz; yani kişisel gelen maillere de Hepsi Grubu olarak cevap veriyoruz.

H.G: Forumlarımız var mesela... Onları sık sık takip ediyor, okuyoruz.

Foruma katılıyor musunuz peki?

Yasemin: Bire bir Chat yapıyoruz onlarla çoğu zaman. Duyurular bölümünde yayınlanıyor.
Mesela haftanın hangi günleri ve saatleri online oluyorsunuz? Var mı böyle bir zaman?

Yasemin: Şu anda böyle bir planlama yapmadık. Rasgele ve vakit buldukça zaman ayırıyor ve ilgileniyoruz.
Bugüne kadar karşılaştığınız en garip soru yada sorular ne oldu sitede?

Yasemin: Boyumuzu çok merak ediyorlar mesela. İlk klipimizde midilliler olduğu için onları bazı insanlar gerçekten at zannedip bizim çok uzun olduğumuzu düşünüyorlarmış. En garibi buydu benim aklıma gelen... Bir keresinde de memleketin neresi diye bir soru gelmişti.
Pekala, internet ile aranız nasıl?

Yasemin: Ben internet ile baya haşır neşir oluyorum. Gezerim, severim yani interneti.

Eren: Genelde teknolojinin çok dışında bir insanım... evde bilgisayarım yok zaten. Kardeşim kullanır sadece. Ama mesela bir tane e-mail adresi alıp, aylarca bakmadığım oluyor. Kendi kendine gidiyor öyle. Sonra bir tane daha adres alıyorum. Şimdi kullandığımı da daha yeni aldım. Millete veriyorum e-mail adresimi bir şeyler yolluyorlardır belki ama ben bakmıyorum... pek internetle haşır neşir değilim yani.

Gülçin: Ben interneti seviyorum, özellikle eve geldiğim zaman çok yorgun olduğum için fiziksel bir şeyler yapamıyorum... oturup internette geziniyorum.

Ceren: Ben pek teknoloji özürlü değilim... Takip ediyorum. Teknolojik aletleri de merak edip kurcalarım. Bazen de bozabiliyorum tabi; ama yine de kurcalamaktan geri duramıyorum. İnternetle de ilgiliyimdir. Ama öyle hadi bugün neler olmuş, ne mail gelmiş falan türünde özel bir çabam yok. Arada bir eserse ilgileniyorum ve zaman ayırıyorum yani.
Klipinizin başlarken bir animasyon izliyoruz. Kimin fikri?

Ceren: Stariumun fikriydi animasyon şirketimizin yani.
Animasyondaki sesler size mi ait, seslendirmeyi siz mi yaptınız?

Ceren: Evet. (gülüşmeler) seslendirme bizim.
Gelecek projeler neler peki?

Gülçin: Şu anda yapacağımız şeylerden en yakın olanı konserlerimiz... Koreografımız Selahattin Kara, dünya çapında ünlü bir koreograf bu arada; Michael Jackson, Britney Spears, Lenny Kravitz, Madonna gibi birçok insanla çalışmış ve şimdi de bizimle birlikte çalışıyor... bizim için büyük bir şeref tabi bu...

Eren: Biz Türk olduğumuz için şanslıyız bu konuda... O nedenle çalışabiliyoruz onunla. Yoksa çok seçici...

Gülçin: Her şarkımıza koreografi yapıyoruz şu sıralar. Her gün yeni bir koreografi öğreniyoruz ve sürekli verdiğimiz konserlerde bunları sergiliyoruz.

Bir sonraki klip ne zaman peki? Planlama vardır mutlaka...

Gülçin: Dur dur! Belki olabilir diye düşünüyoruz. (gülüşmeler) "Dur dur" adlı parçaya çekilebilir diye düşünüyoruz; daha kesin değil ama... yaz sonu, Eylül belki...
Yurt dışı projeleri var mı peki?

Eren: Yurtdışı daha sonra ki plan... Ama Olmaz Oğlan adlı parçanın İngilizce versiyonu zaten yurtdışına gönderildi hatta Bulgaristan ve Kanada da listelere bile girdi. Bulgaristan listesinde 1 numara oldu hatta... Radyo City Bulgaria diye Bulgaristan’ın bir radyosu bizimle telefon bağlantısı bile yaptı. Söz konusu İngilizce parçamıza bir de klip çektik, yurtdışındaki bazı müzik kanallarında yayınlanıyor hala. Hatta MTV de, kategorisinde 5 numaraya kadar da çıktı.
Peki bu parça Türkiye’de ekranlara taşınacak mı? Var mı bu konuda bir hazırlık?

Ceren:Türkiye de düşünmedik açıkçası. Bu zaten şirketin bir araştırma politikasıydı. Bir deneme mahiyetinde hazırlandı bu çalışma. Ama uzun vadede böyle bir çalışma düşünüyoruz tabi daha kapsamlı olarak. Tabi tarih belirsiz...
Bizim Bulgaristan da yaşayan Bulgar arkadaşlarımız var. Şarkınızdan onlar sayesinde haberdar olduk hatta. Ve dinlemek istediğimiz için de mp3 olarak bir kısmını kopya gönderdi.

H.G: Aaaa süper!..
Bulma şansı yok tabi Türkiye’deki hayranlarınızın...

H.G: Mp3 olarak yurtdışı kaynaklı bulunabilir sadece... başka türlüsü hayır...

Hepinize çok teşekkür ediyoruz; sıcak ve samimi; sohbet havasında bir söyleşi oldu...

H.G: Aynen... Biz de teşekkür ederiz...

9 Aralık 2007 Pazar

Hepsi 1′den Kaybetti

Öyküsü Hepsi grubunu oluşturan Cemre, Eren, Gülçin ve Yasemin’in üzerine kurulu “Hepsi 1″ dizisi Show TV’deyken Pazar gününün en yüksek reyting alan yapımlarından biriydi. Hepsi’nin dört kızının yanı sıra Erman Burmalı, Cem Aynayım, Yusuf Akgün, Oğuzhan Yıldız ve Sezen Ünal’ın da oynadığı dizi bir süre önce atv’ye transfer oldu.
Bildiğim kadarıyla Süreç Film ile Show TV’nin ilişkileri iyiydi.
Show TV’nin yapımcılara para ödeme konusunda zorlandığı dönemlerde içeride en çok alacağı olan yapımcıların başında gelen Ali Gündoğdu geliyordu.
Aynı Gündoğdu’nun bugün aynı gerekçe ile “Hepsi 1″i atv’ye geçirdiğini sanmıyorum. Paradan çok karşılaşılan muamelenin burada etkin olduğunu düşünüyorum. Show TV, pazar gününe “Buzda Dans”ı koyarken müdanasız davranınca o da diziyi alıp gitmiştir.
Öyle ya da böyle…
Sebep ne olursa olsun ortada şöyle bir sonuç var ki, bu süreçte “Hepsi 1″den kaybetti…
Show TV, “Buzda Dans”ın ilk seride olduğu gibi ikincisinde de reyting rekorları kıracağını düşünmüş olacak ki, yarışmayı haftada iki güne çıkardı.
Ancak evdeki hesap ekrana uymadı.
“Buzda Dans” Show TV’ye ne Cumartesi ne Pazar beklediği reytingi getirdi. Pazar akşamı “Buzda Dans”a yer açmak için “Hepsi 1″i gözden çıkaran Show TV, şimdi yarışmayı tek güne indirince bu dizi kadar reyting getirecek yapım peşine düştü…
atv ise Show TV’de iyi iş yapan “Hepsi 1″i büyük umutlarla transfer etti ama şimdiye kadar umduğunu bulamadı.
atv’ciler, dizi tanıtımlarını “Dizi atv’de izlenir” sloganı ile yapıyor ama “Taş yerinde ağırdır” atasözünü unutuyor…
Malum yapımcılar artık TV kanalları ile reyting anlaşması yapıyor. “Hepsi 1″in Show TV’deki reytingleri ile atv’de ulaştığı reytingler arasında ciddi fark var… Tabii olumsuz yönde…
atv ve yapımcı el ele verip dizinin reytinglerini yükseltemezse “Hepsi 1″ metal yorgunluğundan gider…

Ali EYÜBOĞLU ‘nun 17 Kasım 2007 Milliyet